Altun’un Gerçekliği #5: Incorporation

Onur T. Karabıçak
3 min readOct 5, 2020

Ak Kültür Endüstrisi:

Altun’un 3 Temmuz 2018 tarihli Sabah gazetesi köşe yazısından

“Bu mafyatik düzen”, Doğan Medya’ya işaret ediyordu. Medya düzeni Türkiye’de asla özgür bir ortam olmadı, ancak patronların değişken çıkalarına göre hasbelkader çok seslilik olduğunu, sistematik üretimlerin küçük çaplı gerçekleştiğini söylemek mümkün. Ancak bu sözler 2018 yılına kadar geçerli olabilecek bir mahiyette. Nitekim 2018 yılında, Demirören Grubu Doğan Grubu’nu yüklü bir miktarda Ziraat Bankası’ndan çekilen krediyle almıştı. Altun’a göre, bir nevi ABD’nin Irak’ı demokratikleştirmesi gibi, AK Parti de Doğan Medya’yı demokratikleştirmişti, AK Parti’nin demokrasisiyle. O saatten sonra yapılacak olan şey ise, kültür endüstrisini yok etmek olacaktı. Ancak Altun’un yanıldığı üzere, AK Parti bir sosyalist devrim yapmıyordu, kapitalizmi de yok etmiyordu. Tam aksine, kendini tam manasıyla kapitalleştiriyordu. Bu değişim, uzun yıllar tartışılan “kültürel iktidar/kültür endüstrisi” gibi kavramların bundan böyle iplerinin iktidarın elinde olacağıydı. Kültürel iktidar tartışması tam bir açmazdı, çünkü kültürel iktidar tartışması iktidarı “majoritaryen/çoğunlukçu” popülist yaparken İslamcıların gözünde aklayan bir argüman hâline geldi. Bunun sebebi de Gramsci’ye göre kültürel iktidarın zorlamayla değil, halkın iktidara katılımıyla gerçekleşeceğiydi. AK Parti ise, demokrasiyi ve katılımı yeniden adlandırarak, gerçeklik sahnesini yeniden imgelerle doldurarak ve üreterek bu katılımı simülasyonla sağlamaya çalıştı. Buradaki simülasyon fiziksel değil, ontolojik bir simülasyondur çünkü kavramların yaptıkları atıf gerçeklere değil, yaratılmış imajlaradır. Bu noktada, belirtmek gerekir ki, AK Parti kültür endüstrisi kavramının gündelik hayatı domine eden, popüler kültürü oluşturan ve yöneten, ona karşı çıkan kültürel ürünleri de birleştiren (incorporation) bir mahiyete bürünmeyi başardı.

Aslına bakarsanız, muhalif gençleri bunlardan korumanın en uygun yolu sosyal medyayı ve popüler kültürü iktidar-free birer kamusal alana dönüştürmek. Ancak, iktidar Adorno’nun kültür endüstrisi kavramını da içi boş bir şekilde kullanıyor. Aslen kültür endüstrisi, Batı düşüncesindeki anlamıyla, alt ve karşıt kültürlerdeki malzemeleri alıp kitlesel üretime dahil etmek ve alt kültürün nevi şahsına münhasır etkilerini ortadan kaldırmak. Buna incorporation deniyor ve AK Parti sosyal medyayı da birleştirmek (incorporate) istiyor. Buna bir örnek de Mustafa Kemal üzerinden verilebilir, Atatürk’ü kendi ilkelerinden ve Kemalizm’den bağımsız bir hâlde ele alıp, alt ve karşıt muhalif kültürlerdeki (Kemal Atatürk imzalı bardakları düşününüz, Ankara Bahçelievler 7. Cadde’deki bazı mekânlar Atatürk tablolarıyla ve imzalı bardaklarla dekore ediliyor) Atatürk’ü alıp kendi ürettiği popüler kültürle birleştirerek, TRT1'de yayınladıkları daha İslam’a yakın Mustafa Kemal’e dönüştürüp tekrardan yayına sokuyor. Kurtuluş ve Cumhuriyet serilerini hatırlatırcasına 12 bölümlük bir mini dizi şeklinde yayınlanan Ya İstiklâl Ya Ölüm, özellikle Atatürk devrimlerinden uzak bir yapım. Sahne, son döneme yakın olan Payitaht dizisiyle aynı bağlama oturtarak veriliyor. Dizide Atatürk’ten ziyade Batıcılığı temsil eden isim Damat Ferit Paşa. Dizide Mustafa Kemal ve Vahdettin’in arası pek de açılmazken, dönemsel kesitlerle yapılan pastişler Mustafa Kemal’i desteklemenin hilafete karşı olmak anlamına gelmediğini imliyor. Mustafa Kemal’e oldukça etkisiz bir performans çizilen dizide, Kemal Paşa’nın telgrafçı Rasim Bey’e sesli okuyarak yazdırdığı telgrafı ve daha önce sayın Cumhurbaşkanı 2016’da CHP’ye bir yanıt vermek amacıyla okumuştu.[1] Olayların akışı açısından son derece detay olan telgraf sahnesinde Mustafa Kemal’in mektuba “Allah’ın izniyle” başlaması, “hilafetin kurtulması” sözleri uzun ve duygu yüklü bir sahne olarak aktarılıyor. Gerçeğinde muhtemelen telgrafçıya notunu bir kâğıtla göndermesine rağmen, aslında yalan diyemeyeceğimiz, ancak ve ancak kurgu diyebileceğimiz yeni bir anlatım söz konusu.

[1] “Atatürk’ün “telgraf”ıyla vurdu!,” CNN Türk 2016, https://www.cnnturk.com/2012/guncel/04/17/ataturkun.telgrafiyla.vurdu/657548.0/index.html.

--

--

Onur T. Karabıçak

Bilkent University, International Relations. Academic Researcher. Editor of Söylenti Dergi and İki Satır.