Altun’un Gerçekliği #4: Meşruiyet

Onur T. Karabıçak
3 min readOct 5, 2020

Kültür Endüstrisinin Meşruluğu: Gezi Kültürünü Tanımlamak

Fahrettin Altun’un düşüncesinde samimi olarak inandığı noktalardan birincisi Kemalist vesayetin ayrıştırıcı kimlik siyasetini meşrulaştırdığı. Öncelikle, bir çağrışımın ne olduğunu belirleyebilmek için bu kavramın belli bir toplulukta neye karşılık geldiğini belirlemeli, bu topluluğun o kavramla deneyimini öne çıkarmalıyız.[1] Kemalizm ve devrim sözcüklerinin okuyucu için ifade ettiği çağrışımlarla bugünkü iktidar elitine çağrıştırdığı (connotate) Kemalizm’i demokratik bir ideoloji olmaktan ziyade tamamen despotik ve kendi kendini yeniden üretebilen bir ideoloji olarak gören Altun için, bu despotik eğilime karşı yapılan her şey meşru. Bu düşünceyi, büyük oranda kendi seçmenlerine de bir bilgi olarak aktarmış durumdalar. Altun için Gezi parkı protestolarının büründüğü biçim, demokratik bir talep olmaktan çok ötedeydi. 2007’deki cumhuriyet yürüyüşlerinin bir uzantısı olarak görme yanılgısına düşerek, bir merkezden organize edilmeyen ve dünya genelinde “Occupy” protestoları olarak bilinen, popüler kültür derslerinde anlatıldığı üzere 60ların öğrenci hareketlerinden bu yönüyle oldukça farkı olan ve herhangi bir lider taşımayan hareketleri anlamlandırmakta güçlük çekiyor. Hiçbir hareketin bir liderin yahut spesifik bir ideolojinin ardına sığınmadan gerçekleşemeyeceğini düşünen, bu mahiyete ancak dindarların erişebileceğini düşünen Altun, Gezi’deki devrim sloganlarını özenle seçerek, geziyi tamamen silahlı sol gruplar tarafından organize edilmiş bir mahiyete sokuyor. Şiddet eylemini başlatan ilk aktörün devletin güvenlik güçleri olduğunu atlayarak, Gezi’nin bir (silahlı) devrim çabası olduğunu öne sürüyor. Kaçırdığı noktalardan birisi, occupy protestolarında, dünya genelinde, katılımcıların tam bir ideolojik tutarsızlık içerisinde olmasına rağmen bireysel özgürlükleri için eylem yapmasıydı. Gezi’de gördüğümüz, kavramlara yeni anlamlar yükleme pratiğini tamamen görmezden gelir, birçok kavram hayatımıza Gezi’de kullanımlarıyla girmiştir. İslamcılarda artık samimi bir şekilde varlığına inandığım bir Kemalist vesayet imajı mevcuttur. Rövanşist bir şekilde hem kurumsal olarak hem de bireysel düşünce bazında yıkmaya çalıştıkları, buna uğraştıkça bu düşüncenin aniden hortlamasından korktukları bir gerçektir. Altun’a göre Türk siyasetinde oyun kurucu olan bu kültürel elit yahut onların bir şekilde elinde bulundurduğuna inandığı kültür endüstrisi. Böylece Erdoğan’ın verdiği karşılıklar bu hayalî aktörün, sanal bir gerçeklik atfedilen “onlar”ın Erdoğan’a başka çare bırakmamalarından kaynaklanıyor.

İletişim başkanlığının stratejisi Cumhurbaşkanlığı’nın yaptıklarını inkâr etmek üzere kurulu değil. Aksine, gerçek olaylar hakkında bahsederken referans noktasını imgelere dayandırıyor. Yani normal bir yalancı gerçeği çarpıtmak için uğraşırken, Altun farklı bir siyasal gerçeklik yaratmak istiyor. Bu noktada yaptığı temel şey, muhalefetin kendisini savunucusu olarak ilan ettiği kavramları doğru sıralamalarda kullanarak yanlış sonuca ulaşması. Örneğin, Altun’a göre Gezi protestoları demokratik bir talep değil, zorlama bir ihtilal romantizmiydi.[2] Bu stratejisi ilk elde ve kolay kolay başarılı olabilecek bir iletişim tercihi değil. Ancak asıl güvendiği nokta popüler kültüre sirayet edebilmiş olmaları ve sayın Erdoğan’ın winnerlığı. Eskiden yalnızca akil adamlar vardı, evet, ünlüleri siyasete dahil etmek popülizmin bir uzantısı olmasına karşın Altun’un stratejisi popülizmin birkaç adım ötesine, halkın vitrinde görüp, seçip aldığı ve günlük yaşamında izlemekten keyif aldığı bir düzleme getiriyor. Bu bakımdan Altun, muhaliflere oldukça önemsiz gözükmesine ve kendi kitlesini bu kadar kötü yönetime rağmen seçmenleri konsolide etmeyi, dahası seçmene verilecek alt seviye bir komplo teorisini dahi seçmenlerin kolayca benimsemelerini sağlıyor. Altun’un siyasal gerçeği bir varlığını yaratılmış şeylere dayandıran, yani bir simülasyondan farksız ancak yalanlar üzerine kurulu değil.

[1] Allan, K. (2007). The pragmatics of connotation. Journal of pragmatics, 39(6), 1047–1057.

[2] Fahrettin Altun, “7 Rising criticism of Erdoğan during the Gezi protests,” The Turkish AK Party and its Leader: Criticism, opposition and dissent (2016).

--

--

Onur T. Karabıçak

Bilkent University, International Relations. Academic Researcher. Editor of Söylenti Dergi and İki Satır.